Bölüm 38 Çılgın Çocuk

Bölüm 38 Çılgın Çocuk

Loop ilk başta Quinn’in ağzından çıkan sözler karşısında şaşkınlığa uğradı. Böyle davranmasının iki olası nedeni vardı. Ya Quinn bilmiyormuş gibi davranıyordu ya da Brandon hastaneye girdiğinde o sırada hâlâ hayattaydı. Yani Quinn, Brandon’ın kendisine saldırdıktan sonra hâlâ hayatta olduğunu düşünüyordu.

“Bak, sırrını saklayacağıma söz veriyorum, silah salonunda olanlar yüzünden Fei’ye saldırdığını biliyorum, sen olmalıydın. Başka kim ona saldırabilir ve senin gibi eldivenleri olabilir? Bu yüzden beni alt ettikten sonra Brandon’ın peşine düşmeye karar verdin.” Fei açıkladı. “Bak, ben sadece okulda normal bir şekilde yaşamaya devam etmek istiyorum, herhangi bir drama istemiyorum. Neden o sahte güç seviyenin arkasına saklandığını bilmiyorum ama lütfen, bu işe karışmak istemiyorum ve yolundan çekileceğim.”

Quinn az önce kendisine söylenen bilgiyi sindirmek için elinden geleni yapıyordu. Şu anda bir öğrenci ölmüştü. Dürüst olmak gerekirse, bir öğrencinin ölümüyle ilgili sürecin ya da cezanın ne olduğundan emin değildi ve aynı zamanda bunu öğrenmek de istemiyordu.

Eğer diğer öğrenciler Fei ve Brandon’a yapılan saldırıları öğrenselerdi, doğal olarak bunun Quinn’in intikam almak istemesinden kaynaklandığını düşünürlerdi. Ancak, onları bu konuda şüpheye düşürecek tek şey, onun yalnızca 1. seviye bir öğrenci olmasıydı.

Şu anda sırrını sadece Loop biliyordu, bu yüzden Loop’un ondan korkmasına şaşmamak gerekirdi. Tüm bu bilgiler ışığında Quinn şimdilik en iyisinin uyumlu davranmak olduğunu düşündü.

“Endişelenmene gerek yok.” Quinn, “Söylediğin gibi sadece arkadaşını koruyordun ve dövüş dersi sırasında bana zarar verecek bir şey yapmadın. Sen benim yolumdan çekildiğin sürece ben de senin yolundan çekileceğim.”

Loop eğilip odadan çıkarken “Teşekkür ederim,” dedi.

Loop gittikten sonra Quinn’in aklında bir düşünce vardı. Brandon’ı kim öldürmüştü? Okulda ona karşı kin besleyen biri var mıydı? Okula geleli sadece birkaç gün olmuştu ve okul onları buraya göndermeden önce kimsenin birbirini tanımadığından emin olmak istemişti.

Quinn için bir şüpheli bulmak zordu, Brandon hakkında bildiği tek şey dövüş derslerinde olanlardı. Onun gibi önemsiz biri böyle bir saldırı planlayabiliyorsa, belki de çoktan birçok düşman edinmişti.

Quinn konuşmasını bitirdikten sonra diğer iki oda arkadaşına yetişmek için kantine yöneldi ancak kantine girdiğinde Vorden ve Peter’ın her zamanki gibi birlikte oturduklarını gördü. Vorden ve Peter’ı her zamanki gibi birlikte otururken görmek yerine. Vorden tek başına oturuyordu ve Peter’dan hiçbir iz yoktu.

Quinn hemen yemeğini aldı ve Vorden’in yanına oturmaya karar verdi.

“Hey, ikinci sınıfların sana saldırmaya gelmesinden endişelenmiyor musun?” Vorden söyledi.

“Görünüşe bakılırsa insanlar bizi rahatsız etmeye devam edecek, o yüzden istediğimiz gibi yaşayabiliriz.” Quinn, “Hey, Peter nerede, siz ikiniz buraya birlikte gelmediniz mi?” diye sordu.

Vorden kantinin farklı bir bölümünü işaret ederken, “Yanlış yerlere bakıyorsunuz,” dedi.

İkisi, genellikle 1. ve 2. seviyedekilerin oturduğu düşük seviyeli bölümde oturuyorlardı. Peter da genellikle onlara katılmak için buraya gelirdi. Ancak Vorden’in işaret ettiği yön daha yüksek seviyeli masalardı, 4. ve 5. seviye masalar ve yanlarında Peter oturuyordu.

“Ne yapıyor orada? Onu mu hedef alıyorlar?” Quinn sordu.

“Kim bilir, Peter kantine girdiğinde bana baktı ve ‘Geçen gün edindiğim yeni arkadaşlarımla takılacağım’ dedi. Ona yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordum ve endişelenmemesini söyledi.”

İkili Peter’ın diğerleriyle takılmasını izlerken, onlarla iyi anlaşıyor gibi görünüyordu. Diğer gruplardaki diğer düşük güç seviyeleri gibi ondan yiyecek alması ya da eşyalarını taşıması istenmiyordu.

“Belki de şimdilik onlara göz kulak olmalıyız, başı dertte gibi görünmüyor ve bunu ona daha sonra sorabiliriz.”

Tam o sırada Quinn ve Vorden masalarında yemeklerini yemekle meşguldü. Bir yemek tepsisi daha yere çarpıldı.

“Umarım ikiniz için de sakıncası yoktur ama size katılmaya geldim,” dedi Layla otururken.

Layla yerine oturur oturmaz Vorden’a bakmaktan kendini alamadı ve aynı şey onun için de geçerliydi. İkisinin ortasında Quinn vardı. İkisinin arasındaki sıcaklığı ve gerginliği hissedebiliyordu ve ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu.

“Gördüğüm kadarıyla bacağındaki delik güzelce iyileşmiş,” dedi Layla

Vorden’in yüzü hafifçe seğirmeye başladı.

“Hahaha, sen neden bahsediyorsun, pardon benim adım Vorden, tanıştığımızı sanmıyorum,” dedi Vorden elini sıkmak için uzatarak.

“Elini sıkacağımı ve hiçbir şey olmamış gibi davranacağını düşünüyorsan delirmiş olmalısın, öyle değil mi?” Layla daha sonra Quinn’e döndü. “Quinn bu adamın deli olduğunu hâlâ göremiyor musun?”

Vorden her kelimeyi yavaşça söyleyerek, “Bana deli deme,” dedi.

“Hey, hey, bence ikinizin de sakinleşmesi gerekiyor,” dedi Quinn, ikisinin her an kantinde çatışacaklarını hissederek. “İkinizin arasında ne olduğunu bile bilmiyorum, lütfen açıklar mısınız?”

“Dün gece odana gittiğimde bu Deli çocuk bana saldırdı, bak,” dedi Layla üniformasını hafifçe aşağı çekip boynundaki kırmızı izleri ortaya çıkarırken. “Sana sürekli söylüyorum Quinn, o tehlikeli biri, bırak onu.”

Vorden bu noktada gözle görülür bir şekilde titriyordu ama bunun öfkeyle mi yoksa başka bir şeyle mi olduğunu söylemek zordu.

“Bana Deli deme dedim” Ve yine aynı geçen seferki gibi. Vorden yavaşça her kelimeyi teker teker söyledi.