Bölüm 56 Daha fazlasını öğrenmek

Bölüm 56 Daha fazlasını öğrenmek

Nate ile olan yoğun savaşını bitirdikten sonra, VR kapsülünü kullanma süresi doldu ve Quinn artık başka bir maça katılamayacaktı. Maçını kaybetmiş olmasına rağmen kendini tatmin olmuş hissetti, Nate ile olan savaşı sırasında çok şey öğrenmişti.

Metal yeteneğini kullanırken yaptığı saldırılar, kan vuruşu da dahil olmak üzere, Nate’e herhangi bir hasar verecek kadar güçlü değildi. Ancak Çekiç darbesi yeteneği öyleydi. Çekiç darbesi gücünü artırmıyordu ama Quinn artık ne işe yaradığı konusunda iyi bir fikre sahipti. İçeriye odaklanan bir saldırıydı, içsel bir saldırıydı, vücutlarını sertleştiren veya dönüştüren yeteneklere mükemmel bir karşılıktı.

Quinn, sarışın adamın kendisi için sakladığı diğer eğitimleri öğrenmek için sabırsızlanıyordu ama onları nasıl açacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Sarışın adam sadece hazır olduğunda onun için açılacaklarını söylemişti.

Bunun iki anlamı vardı; biri Quinn’in istatistiklerinin dövüş becerileri gerekliliklerini tamamlayacak kadar yüksek olması ya da Quinn’in yeterince yüksek bir seviyeye ulaşması olabilirdi.

Dövüşün ona öğrettiği ikinci ders ise dayanıklılığın ne kadar önemli olduğuydu. Ani adım, bir darbeden anında kaçınmasını sağlayan inanılmaz bir beceriydi ama iki kereden fazla kullanırsa işi biterdi ve güneşin altındaysa bu beceriyi kullanabileceğinden bile emin değildi.

Bu, Quinn’in gelecekte istatistik puanlarını neye yatıracağı konusunda uzun uzun düşünmesine neden oldu. Belki de çeviklik ya da güce dayalı bir karaktere yönelmek o kadar da iyi bir şey değildi.

Bu düşünceyle Quinn bugün Layla ile önemli bir toplantı ayarlamıştı. Her şeyden çok öğrenmesi gereken bir şey vardı, özellikle de gelecekte daha da güçlenmek istiyorsa.

Pazar günüydü, bu yüzden Quinn’in hafta boyunca standart askeri derslere geri dönmeden önce günün geri kalanında hâlâ izni vardı. Güneş erkenden doğmuştu ve Quinn okul kapısının önünde durmuş sabırla Layla’yı bekliyordu.

Hafta sonu olmasına rağmen Quinn hâlâ okul üniformasını giyiyordu çünkü kendisine verilenler dışında başka kıyafeti yoktu ve eski okul üniformasını çoktan çıkarmıştı.

“Bu lanet güneş!” Quinn vücudu ter içindeyken böyle dedi.

– Tüm mevcut istatistikler yarıya indirildi –

İnsandan Buçukluğa evrimleştiğinden beri güneş onu daha da fazla rahatsız ediyordu. Hava o kadar sıcak olmamasına rağmen ter içindeydi ve dışarıda çok uzun süre kaldığında baş ağrısı çekmeye başlıyordu.

Bir süre bekledikten sonra nihayet Layla gelmişti, kısa saçlarıyla birlikte uzun bacaklarını güzelce gösteren güzel bir kırmızı elbise giymişti. Yayını ve sadağını hâlâ yanında taşıyordu ve sırtında da oldukça büyük bir çanta vardı.

“Hazır mısın?” Layla gülümseyerek sordu.

Quinn kadının sırtındaki büyük çantaya baktı, ağır olmalı diye düşündü.

“Bunu senin için taşımamı ister misin?” Quinn sordu, her ne kadar istatistikleri yarıya inmiş ve gücü vücudundan çekiliyor olsa da, kızın hayır demesini umuyordu.

“Sorun değil, çanta düşündüğünden daha hafif. Onu hafifletmek için yeteneğimi kullanıyorum.” Layla cevap verdi.

Quinn onun doğru söyleyip söylemediğinden gerçekten emin değildi ve bu tür durumlarda ne yapması gerektiğini gerçekten bilmiyordu.

Israrcı ve zorlayıcı mı olmalıydınız? Yoksa bir centilmen gibi davranıp yardım mı etmeliydiniz ya da kızı dinlemeli miydiniz?

Sonunda Quinn bu konuda fazla düşünmek istemedi ve Layla’nın ağır çantayı taşımaya devam etmesine izin vermeye karar verdi. Çantayı gerçekten taşımasını istiyorsa bunu ondan istemeliydi.

İkisi okul binasından çıktı ve sonunda güzel ve sessiz bir parka ulaşana kadar yürümeye devam etti. Dışarıda yetenekleriyle oynayan bazı öğrenciler vardı ve aynı zamanda banklarda dinlenen bazı askeri personel de vardı.

“Huzurlu değil mi?” Layla söyledi.

“Evet, güzel bir şey.” Sonra aklına televizyonda duyduğu, savaş sırasında hayatın nasıl olduğu, her an yeniden başlayabileceği ve son olarak da anne babasının ölümüyle ilgili haberler geldi. “Ama ne kadar süreceğini kim bilebilir, işte bu yüzden güçlenmeye devam etmem gerekiyor.”

Layla ağır çantayı yere bıraktı ve sanki omuzlarından bir yük kalkmış gibiydi. Yeteneğini kullanıyor olsa bile, buraya kadar tüm yürüyüş boyunca bunu sürdürmek biri için yorucu olurdu.

İşte o zaman Layla çantasının içindekileri boşaltmaya başladı. İçinde her türlü şey vardı, şapka, atkı, güneş gözlüğü gibi birkaç kalın giysi vardı ve çoğu siyah renkte görünüyordu.

Sonra daha da fazla şey çıkarmaya devam etti, losyonlar ve losyonlar dolusu güneş kremi ve sonunda bir şemsiye çıkardı.

“Çok mu pahalı?” Quinn onun ne kadar aldığını görünce endişelenerek sordu.

“Merak etme, ailem bana kredi gönderdi ve ben de akademinin bana verdiği krediyi kullandım.” Layla, “Ayrıca hepsini pazardan aldım, o yüzden çok ucuza geldi” diye cevap verdi.

Pazar yeri, tüm dünyada kullanılan çevrimiçi bir mağazaydı. Yiyecek, giyecek, kamu hizmetleri ve diğer şeyler gibi günlük eşyalarınızı satıyordu.

Işınlayıcıların kullanımıyla, eşyalarınız neredeyse anında size gönderilebiliyordu. Bunlardan birini alabildiğiniz sürece, alamazsanız bir toplama noktasına gitmeniz gerekirdi.

Askeri okulda da öğrencilerin kullanması için bu toplama noktalarından biri vardı. Ancak günlük eşyalarınız dışında, pazar yeri insanlar tarafından canavar silahları, Beceri kitapları, Yetenek kitapları ve savaşlarda size faydalı olacak her türlü şeyi satmak ve satın almak için de kullanılıyordu.

Ancak, pazar yerinin bu bölümüne erişmek için ya tüm öğrencilerin orada bulundukları süre boyunca kullanmak üzere geçici bir kimlik aldıkları askeri kişisel kimliğe ya da bir gezgin olmanız gerekir.

Gezginler ordu için çalışmayan ancak özel bir şirket için çalışan ve genellikle farklı dünyaları keşfetmek için portallara giren kişilerdi.

“Peki önce ne denemek istersin?” Layla elinde güneş kremini tutarak konuştu.

****